Uzun zaman olmuştu yazmayalı...Kendimi buldum bu zaman zarfında.İçsel yolculuğumda badireler arasında tükendim, yenildim, yaşadım, hayatın içinde kendi dünyamın farkına vardım...
Aslında yazacak o kadar çok şey var ki, daha müsait bir zamanda paylaşacağım inşallah. Bugün Can Dündar'ın kaleminden "Olgunlaşmak" paylaşmak istiyorum,tam anlamıyla beni anlatmış sanki...
Artık
eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum.
Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni
yüzler aramıyorum.
Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım
İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde
olduğu gibi
Ve gereksiz insanları hayatından atmak
istiyorsun
Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık.
Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği
yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.
İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim,
eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de
var
'Ben demiştim', 'ben bilirim', 'ben zaten
anlamıştım'
Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez
daha sorguluyorsun.
İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi
ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor.
Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha
çok önem veriyorsun.
İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün
dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum.
Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi
sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.
Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun
buralara kadar gelirken.
Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme
bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.
Kestirmeleri de öğrendim gide gele.
Boş geçen her saniye değerli artık.
Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok
yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.
Gerektiğinde 'HAYIR' demeyi öğrendim ve bu
kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı
olabiliyor.
Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı
geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.
Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.
Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce
göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum.
Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler
kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.
Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına
nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.
Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor
ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor
Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle
gülüyorum içimden sadece
Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş
dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.
Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime
göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum.
Modaya uymak adına popomun sığmadığı düşük bel
pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .
Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan
geride kaldı.
Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma
gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına
giriyor.
Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi
lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm
oluştu.
Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık
düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.
İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa
giden yeni duruma olgunluk deniyor.
Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış
üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın
bir dönemecinde bu olgunluk.
Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu
yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek.
İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan
virajlar bu zamanı hızlandırıyor.
Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna
rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.
Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını
diliyorum.
Can Dündar'ın kalemine sağlık. Ne güzel de anlatmış olgunlaşırken yaşadığıklarımızı. Ben en çok kötü gün dostu bulamadığım için zorlanmıştım yaş almaya ve olgunlaşmaya başladığımda Oysa iyi günde ne kadar da çok insan vardı çevremde... Sana böyle bir yazıyı bizlerle paylaştığın için teşekkür ederim Mavinin Rengi... Sevgiler...
YanıtlaSilCan Dündan ne güzel anlatmış değil mi, olgunlaşmaya başladıkça nelerden vazgeçtiğimizi ya da nelere boş ver diyebildiğimizi... Paylaşımın için teşekkürler. Çok beğendim. Sevgiler...
YanıtlaSilZaman geçtikçe düşünceler, hayata bakış, beklentiler, sevişler nasıl da değişiyormuş.Biri bana böyle böyle olacak dese inanmazdım ama yaşayınca anlıyorum Nermin.
SilKıymetini bileceğimiz zamanlarda görüşmek dileğiyle:)