Kolay arkadaş edinen biri olmama rağmen, zor güvenirim ben. Ya tam severim ya da hiç sevmem. Çok sevdiğim öğretmenlerimden biri bunun ne kadar yanlış bir tutum olduğunu söylemişti yıllar önce. Bu kadar uç'larda yaşamanın zor bir savaş olduğunu da eklemişti. Gençlik yıllarım olsa gerek pek de kulak asmamıştım açıkcası. Şimdi daha iyi anlıyorum ki; bazen bu denli sevmek, güvenmek kırılgan bir yapı oluşturuyor insan ruhunda.
Bu duygu yoğunluğunu oğlumda yaşıyorum şimdi. Öyle seviyor, öyle inanıyor ki arkadaşlarına. Onlar küçük bir hata yaptıklarında bile affedebilmesi zaman alıyor.Çocuk yüreğinde kocaman bir yürek taşıyor, incinmesinden, üzülmesinden korkuyorum sanırım.
Ben oğluma kızdığımda bile öyle öfkeleniyor, öyle değişik bir tutum içine giriyor ki sanırsınız karşısında annesi değil bir başkası duruyor.İlk zamanlar görmezden geliyordum da her zaman o kadar sabırlı olamıyor ki insan.Bazen başka bir odaya geçiyorum, susuyorum ya da çatışma büyüyor. İnsan ne yapmalı böyle zamanlarda bilmiyorum. İşin tuhaf yanı ise, tam da " ne kadar güzel, şükürler olsun herşey yolunda, oğlum sağlıklı, iyi bir ailemiz var" desem kısa zaman sonra bu çatışmalarımız başlıyor, nazar mı değdiriyorum ne?
Bugün 8.sınıfların sınavı olduğu için 1.kademe tatil. Dolayısıyla oğlum evde. Eşimle birlikte eve gittik ki, ev savaş alanı. Salonun ortasında yastıklar tepeleme yığılmış.Odasında resim yapmış ama halının üstü, oyuncakları suluboya içerisinde. Yatağı darmadağın, kitapları başka bir yerde....
Siz olsanız ne yapardınız hal böyle olunca bilmiyorum ama görmezden gelsem o değil, "olsun annecim, toplarız" hiç diyemem. Odan çok dağınık görünüyor, her yer suluboya, üstelik salonu da dağıtmışsın diye sorduğumda sadece gülmesi ise kışkırtıcı...
Rehber öğretmenimiz ya da desteğini bizden esirgemeyen pedagog arkadaşımız her zaman der ki; "olaylar karşısında kişiliğine, karakterine hakaret etmeyin, kişiliğini zedelemeden davranışına yönelik eleştirilerde bulunun"...
İnanın bana öyle yapıyorum, sesimi yükseltmiyorum, her zaman onu dinlemeye hazırım, başarı ya da başarısızlığında hep varım.İyi bir anne olduğumu biliyorum ama bazen moralim bozuluyor işte. Çok şey beklemiyorum aslında, henüz 9 yaşında ve henüz bir çocuk ne olursa olsun.
Annelik uzun bir yol... Bildiğiniz ne kadar doğru varsa hepsi yanlış olabiliyor bazen. Ben azimliyim, öğrenmeye de açığım, deneme yanılmaya da. Rabbim acılarını göstermesin, bir iyi bir kötü yaşam devam ediyor. Şükür her anımıza ....
Benimde şu an 16 yaşında bir oğlum var ve ben onun en çok 9 ve 10 yaşlarındaki halini özlüyorum :) Evet biraz yaramaz oluyorlar ama yine de sabretmek bize düşüyor, her geçen sene farklı bir çocuk oluyorlar eminim bizlerde öyleyiz..
YanıtlaSilBiraz yaramaz derken : )
SilBüyüdükçe küçüklük hallerine özlem duyuyoruz di mi :)
İyi ki varlar iyi ki varız :)