Sayfalar

29 Aralık 2014 Pazartesi

Yepisyeni Yıl



Nerdennnn nereye... Geriye dönüp baktığımda neler de yaşamışım.. Gülmüşüm, ağlamışım, kapıları 

kapatmışım kimisine, kimisine yeniden güvenmeyi öğrenmişim. An gelmiş günlerce canım sıkılmış 

hiç olmadık şeylere ya da öyle bir an gelmiş ki hiç olmadık bir olayla gökyüzüne salıncak kurup 

sallanmışım çocuklar gibi. 

Ben Mavi... En sevdiğim renk olmasından sanırım herşeyi maviye boyamam. Farketmez tonunun 

açıklığı koyuluğu... Huzur, mutluluk, anlayış, şefkat kokan rengim ben....

Aman aman beklentilerim olmaz yeni bir yıl öncesinde. Bilirim ki aldığım her nefesten ötürü şükran 

duyduğum Rabbim hayırlısı ise nasip edecektir bizlere beklentilerimizi. Yeni yıl öncesinde ışıl ışıl 

sokakları sadece görünümünden ötürü sever, gelecek elektrik faturalarından ötürü can sıkarım 

sonrasında. Hediye falan istemem sırf yeni yıldan ötürü. Her ne kadar liseli yıllarımda küçük 

çekilişler yapsak da arkadaşlarla kendi aramızda şimdilerde yaşanan güzel bir anı olarak kalıyor 

zihnimde ama hala yeni yıl dolayısıyla kendi aralarında hediyeleşen arkadaşlarıma da saygı duymayı 

bir borç bilirim kendime.

Ben herşeyden önce sağlık diliyorum yeni yıl öncesinde. Eğer hayırlı olacaksa gönlümüzden geçen 

her ne varsa nasip olsun inşallah. Üstesinden gelemeyeceğimiz sınavlardan korkarım. İşte bu yüzden 

herkese ailesiyle, sevdikleriyle birlikte olacağı, huzuru ağız tadı yerinde olacak sağlıklı bir yıl 

diliyorum. Hep birlikte sevgi dolu nice güzel yıllara...



12 Aralık 2014 Cuma

Yarın ola ...




"KİBİR EN SEVDİĞİM GÜNAHTIR" der en sevdiğim filmlerden biri olan "Şeytanın Avukatı" nda.

Dün akşam bir kez daha izledik eşimle filmi. Bir kez daha hayran kaldık oyunculuğa, görselliğe.

Düşünüyorum da; bilmediği konu hakkında soru sormayı kibir sayan, en mükemmelin kendisi olduğunu düşünen, yapıcı olmak var iken nasıl olur da yıpratırım diye çaba harcayan, sessizce ama içten içe üzen insanlarla dolu çevremiz.

Artık öyle birşey ki insan kime inanacağını kime güveneceğini bile bilemiyor. Ve sen dönüp dolaşıp kendi kabuğuna dönüyorsun. Nerde dost bildiklerimiz diye canını sıkıyorsun uzun uzun. Kafana takma diyen tipleri de anlamadım hiçbir zaman. Her ne kadar dinlemeye açık olsam da bazen fazla geliyor tavsiyeler. Çünkü herkesin yaşamı kendine. Herkes kendi hayatından sorumlu.

Her ne kadar herkesin yaşamı kendine derken de televizyonda çıkan reklamlara takıyorum bu aralar. Parasızlık ve açlık yaşam standartlarını zorlarken boy boy yiyecek ve içecek reklamlarının ya da kebapların, dönerlerin süslediği sofraların bu kadar teşhir edilmesi can sıkıcı. Alan var alamayan var. Ortası yok zaten bu işlerin. Durumun ya var ya da hiç yok. Herkes bankaya mecbur. Ek hesap denilen şeyi icat etmese bankalar bu kadar insan nasıl döndürürdü bu düzeni merak konusu..

Hiçbir şey iyiye gitmiyor sanki. Umudumu kaybetmek istemiyorum ama dağın görünen yüzü böyle...

Yarın ola hayrola....